Sanat, çoğunlukla görselliğe dayalı bir ifade biçimi olarak kabul edilir. Tablolar, heykeller, renkler ve çizgiler öne çıkar. Ancak sanatın tarihine ve sanatçıların yaratım süreçlerine yakından bakıldığında, yalnızca göze değil, başka duyulara da hitap ettiği görülür. Bunların başında ise genellikle göz ardı edilen bir duyu gelir: koku.
Koku, beynin duygu ve hafıza merkezlerine doğrudan ulaşan tek duyu olarak, sanatçılar üzerinde derin etkiler bırakmıştır. Her ne kadar resimlerde doğrudan görülmese de, koku çoğu zaman hissedilen, çağrışımlar yaratan ve eserin atmosferini zenginleştiren gizli bir unsurdur.